Hicran


- ‘ Zehra, Zehra! ‘diye avazı çıktığı kadar bağırdı. ‘ H ‘ harfini bastırırken boğazındaki balgam genzine bulaşıyordu. Seslenmek için bir kez daha ağzını araladığı sırada Zehra içeri girdi, arkası dönüktü.
- ‘ Buyurun, Efendim? ’ dedi, sesi mahcubiyetinden kırılmak üzereydi.
- ‘ Biraz daha odun at, su yeterince kaynamamış, ve şu lifi daha fazla sabuna bula, içerisi temiz kokmuyor, duvarlara sabun sür. Hah yeşil olanı, harika. Tamam şimdi çıkabilirsin. ‘

*

Hamamın rutubeti kalbe ağır gelirdi her zaman, dolu bir kalp sımsıkı durur, bazı bazı nefes aldırmazdı sahibine. Kimi yürekler bu baskıya dayanamadan veda ederdi bedene, yetmişini geçip kaynar suya eşlik etmek akıl karı değildi. Öyle ki bütün riskleri arkasına alıp, oturdu taburesine Akif efendi, temizlenmeliydi, yetmiş üç senenin pisliğini bir senede bırakmalıydı ardında.

*

Su, git gide kaynıyordu öylesine sıcak görünüyordu ki üzerinden ayrılan buharlar bütün hamamı sislere gömmüştü. Yavaşça elini değdirdi suya tahmininden çok daha fazla sıcaktı. ‘ Yavaşça elini değdirdi Hicran’ın ensesine tahmininden çok daha fazla sıcaktı, durmaksızın terliyordu kadın. ‘ Elini sudan çektiğinde durmaksızın terlediğini fark etti. Lifi eline aldı ve sabunu üzerine sürmek için sabuna doğru uzandı. Beğenmedi. Lifin kumaşı çok sert duruyordu, yarısını parçaladı. ‘ Hicran’ın bu baştan ayağa kapalı halini beğenmedi, ve entarisini birkaç el hareketiyle parçaladı, kadın üryan bedeni gizlemeye çalıştı. ‘ hızlı hızlı köpüren lifli sabunu bir kenara itti, suyun biraz soğuduğunu düşündüğünde üzerine dökmeye başladı. Cildi öyle bir yandı ki feryat etmemek için dişlerini birbirine kenetlemesi gerekti. Her yeri yanıyordu, acıyla. Ama sıcak suyun cildi doyurduğunun farkındaydı, nasıl da üzerinde kalan ölü deri bir bir sökülüp atılıyordu. Nefes aldığını hissettiğini, kolları bir başka güçlü gibiydi, acıyordu. ‘ Kollarından sımsıkı tutup kendine doğru çekti kadını, ve uzvunu kadının uzvuna yakın tutmak için beton gibi hareketsiz bırakmıştı kadını. Hicran, kızlığından vazgeçildiği an öyle bir yandı ki canı feryat etmemek için dişlerini birbirine kenetlemesi gerekti. Titredi. Ama doygunluğunun farkındaydı, nasıl da farklı bir duyguymuş ölen umutlar, tekrar nefes alamayacağını düşünmüştü ama bir başka güçlü hissetli, nefret doluyordu içine, acıyordu. ‘ Vücudunun yeterince ıslandığını düşününce sabunla doldurduğu lifi cildinin en köhne yerlerinde gezdirdi. Gaileler doluyordu göğsüne, böyle olmamalıydı. Daha sert gezdirdi üzerinde lifi, derisinin bir kısmı kanadı, ve geri kalanı alabildiğine kızarmıştı. Boynunda, kasıklarında, göbeğinde, sırtında, parmak aralarında, her yerinde ayrı bir günah hissediyordu ve her yerine ayrı bir özenle sürüyordu lifi. Temizlenmesi gerekiyordu. ‘ Gaileler doluyordu göğsüne, Hicran nefes almakta zorlandı. Yalvarmaya sesi çıkmıyordu. Sağına soluna baktı, boynunda, kasıklarında, göbeğinde, sırtında, parmak aralarında, her yerinde ayrı bir günah hissediyordu, dokunmadığı bir yeri kaldı mı bu adamın diye düşünmeye başladı. Çok pis kokuyordu, günah. Hem de çok. ‘ . Kulaklarının içini başparmağıyla sıkı sıkı silmeye başladı, akan suyun sesini duymak istemedi, hiçbir şey duymak istemiyordu. Münzevi kulaklar istedi tanrıdan, bütün seslerden ırak. ‘ Gördükleri akıl karı etmediğinden, tanrıya sığındı Hicran, münzevi gözler istedi O’ndan, bütün gördüklerinden ırak. ‘ Kaynar suyu düğüm düğüm dökmeye devam etti. Ve her bir tastan sonra cildini kokluyordu, vücudunda günahtan başka bir koku var mı diye emin olmak istedi. Değişen tek şey, rutubetti. Su, soğuyordu. ‘ Her bir haykırıştan sonra etrafını kontrol ediyordu, ve birden ayağında bir kayganlık hissetti. Atların dışkıları ayağına bulaşmıştı. İyice gerildi Hicran, uzandı ve avuçlarına doldurdu dışkıyı. Akif Efendi’nin ağzına, yüzüne sürdü. Vücuduna dağıttı bütün pisliği. Bu haliyle fülusu ahmere muhtaç görünsün istedi, yurtsuz sansınlar istedi. Her yerine sürdü, hem de her yerine. ‘
Su soğuyordu, rutubet giderken. Ve Zehra’dan havlularını istedi, mahremini örtmek için, hamam mis gibi sabun kokuyordu, Akif zift.

‘ Akif, Hicran’ı boğuyordu, kirlenirken. Ve Şükrü’den kalın bezler istedi, günahını örtmek için, ahır saman kokuyordu, Akif zift.‘

12 yorum:

  1. Ne diyebilirim ki. İki hikayeyi bir arada yaşatman, yazının çekiciliğini arttırmış.Başka bir tat vermiş.

    Hicranı ve sabun kokusunu hissettim bilgisayarın başında.Adama da lanet ettim.

    "Boynunda, kasıklarında, göbeğinde, sırtında, parmak aralarında, her yerinde ayrı bir günah hissediyordu ve her yerine ayrı bir özenle sürüyordu lifi. Temizlenmesi gerekiyordu."

    Bloglardla pekiştiriyorsun yeteneğini.Birgün belki kütüphanelerimi süsler kitapların :)

    Vazgeçemiyorum seni takip etmekten.Sapığın oldum :D :P ( eminim bir tek ben değilimdir)

    YanıtlaSil
  2. Tekrar ve tekrar güzel yorumun için teşekkür ederim, anlatmak istediğim ne varsa karşı tarafa geçmesi çok mutlu etti.

    Umarım bir gün kitap yazacak seviyeye gelirim.
    Ayrıca sapık falan, hiç o şekilde düşünmüyorum.

    YanıtlaSil
  3. o seviyeye gelmene pek birşey kalmamış.Ben teşekkür ederim.

    ayrıca sapık şeklinde düşünmemen de güzel birşey bi yerde :D

    YanıtlaSil
  4. duyuya yönelik tasvirler cok yogun olmus.ben basarılı buldum.o pislik kokusu burnuma geldi (Y). Bide o yakınlasma anını tasvir edişinde cok iyi öle bişeyi bu kadar masum anlatmak zor olmalı.

    YanıtlaSil
  5. Teşekkür ederim böyle hissetmene çok sevindim

    YanıtlaSil
  6. beden tasvirlere takıldım aslında. yoğunluğu kesinlikle tam kıvamında. seçilen kelimeler vs. hepsi denenmiş ve onaylanmış gibi..

    tebrik düşer bize..

    YanıtlaSil
  7. Bana da teşekkür etmek düşer okuduğunuz için :)

    YanıtlaSil
  8. çok güzel bir hikaye olmuş umarım raflarda da görürüz:)

    YanıtlaSil
  9. Çok isterim rafta olsun yazdıklarım ama zor :D

    YanıtlaSil
  10. yazının sonunu çok güzel bağlamışsın; '...Akif zift'.Hicran'ın yaşadıkları Akif'in arınma çabası tasvirlerin sayesinde gözlerimde canlandı. Hicran'ın öfkesini,nefretini hissettim içimde.Bu yolda devam edersen usta bir yazar olarak karşımıza çıkacağın günler yakın(:

    YanıtlaSil
  11. tebrik edilesi bi kalemin var...güçlü kılmak senın parmaklarında..devam devam =))

    YanıtlaSil
  12. beğendim...yazmak denizine düşmüşsün belli ki...ne güzel...
    www.sevdadanyazilar.blogspot.com
    bizede beklerim...

    YanıtlaSil