Güncelik VI


'Natalie?' dedi Petersburg'ün en nemli binasının bodrum katına dağılan ses. Soğuktan kupkuru kalmış dudaklarının arasına düşen en tatlı kelimeydi. Cevap beklerken gözleri kapanır gibi oldu. Ve muhtemelen uykusuzluğun verdiği yorgunlukla sesi odanın sonuna ulaşmamıştı. Karşılık alamayınca bir daha seslendi, Oscar. Bu sefer solunda duran bardaktan bir yudum aldı. Boğazını temizledi ve yattığı yerde doğruldu. Başı döner gibi oldu ama şu anda bunun üzerine düşünecek değildi.

'Natalie!' dedi aynı ses, bu sefer çok kararlıydı.
'Ne Var, Oscar?'.

Hiç beklenmeyen bu kızgın cevap genç adamın gözlerinin dolmasına sebep oldu. Zaten son zamanlarda aralarına bir soğukluk girmiş ve bunun adını 'uzak' koymuşlardı. Mesafelerinde yardımıyla birbirlerini son altmış günde belki üç belki beş kere görebilmişlerdi.

Oscar'ın kafasında yeni bir Natalie vardı.
Tanıştığına hiç memnun olmadığı bir Natalie.
Kafası kızarsa anında gidebilecek ve bir daha geri dönmeyecek bir Natalie.
Başka, biri vardı. Çok başka...biri.

Göğsündeki ağrı sızlayarak orada olduğunu hatırlattı. Ki ağrısından haberdar yalnızca Natalie ve Vanya vardı. Vanya'yı uzun zamandır görmüyor, Natalie'ye ise uzun zamandır ağrısından bahsetmiyordu. O an tek düşünebildiği kafasına üşüşen bu fikirlerin onu korkutmaya yettiğiydi.

' Senin yaşayamacağın hayatları gördüm, Natalie' dedi utanıp yarıda keserek cümlesini.
'Yani?' dedi üzerine karlar yağmaya devam eden soğuk ses.

' Yanisi yok. Gördüğüm insanlara seni koydum. Hayatını ve düzenini. Sevdiğin yemeklerle masaları süsledim nazarımda. Pirinci çok sevişin geldi aklıma gülümsedim.Ve seni...'

'Senin sevdiklerinden daha az karmaşık!' diye lafını kesti Natalie. ' Senin en sevdiğin bir yemek bile yok!' . Aslında şaka yapmak isteyen bu ses buz gibi geliyordu Oscar'ın kulağına. Her denileni yanlış anlamaya meyilliydi. Kafasında bir yol vardı. Ve bu yolun dışında yürümüyordu. Yılların veremeyeceği uzaklığı yollar vermişti. Bu Oscar'ın kuruntusu da olabilirdi. Çünkü Natalie asla hata yapmazdı. Uzak, dostlar için en büyük tuzaktı. Oscar yakalanmış gibiydi.

'Olabilir. Sadece bir çok şeyi aynı anda seviyorum. ' dedi büyük bir gururla.
' Ah Oscar ! Sorun da bu ya ! Aslında sevmen gerekenleri yeteri kadar sevmiyorsun. Senin için bir çok şey aynı anda aynı ölçüde güzel olabiliyor. Önceliklerin olmalı çocuk. Herkesi aynı anda sevemezsin!''

' Hayır, yanılıyorsun ben....aslında...Natalie neden böyle..sen de biliyorsun aslında...!'' anlamsız kelimeleri yan yana getirerek zaman kazanmaya çalışan Oscar'ın çırpınışları Natalie'nin sözleri ile yarım kaldı. Uçurumdan hızla aşağı düşen bir taş gibi Natalie'nin ağzından kelimeler dökülüyordu. Duyanı hep hayal ettikleri güney sahillerindeki güneş gibi ısıtacak bir cümleydi bu. Ve bu cümleyi tamamlayan kelimeler o kadar hızlı dökülmüşlerdi ki düştükleri yerde paramparça oldular. Oscar kelimelerin üzerine basmamaya özen gösterdi. Ve Natalie aynı cümleyi tekrarladı.

' Bana, seni benim kadar seven birini göster Oscar? Cevap ver!'

Oscar kötü ellerce oyulmuş mermer bir heykel gibi dona kaldı. Yüzünün şekli dehşetini açıkça yansıtıyordu. Dudakları oyulduğu gibi kalmıştı. Donuklardı. Ne diyeceğini bulamıyor Natalie'nin bir kez daha bu kadar haklı olması onu korkutuyordu.

'Konuşsana Oscar!' . Kızgın sesi bu sefer kırılmıştı. Kırgındı. Yutkunması gerekiyordu. Derin nefes alması ve sakinleşmesi. Ayağa kalkıp Oscar'ın solunda duran bardağa uzandı. İçinde kalan son bir kaç damlayı içmeye çalıştı. Şimdi yan yana duruyorlar ama tamamen başka yöne bakıyorlardı. Oda ya biraz daha serinlemişti ya da ıssıttığı yatağından kalktığı için ürpermişti. Hafifçe titredi ve Oscar'a uzun uzun baktı.

Oscar'ın bu dünyada en çok korkuttuğu kişi Natalie idi. Tabii Kızıl Ordu'yu saymazsak. Natalie sinirlenince çok korkutucu oluyordu. Her seferinde bunu O'na hatırlatırdı.

Gülüşür-lerdi.
Gülümsedi, Oscar.
Bu sefer.
Tek başına.

-Bilmediğin çok şey var!'
-Biliyorum.Gülümsedi usulca. Elini tuttu. Buz gibiydi elleri.
- Hiç ısınmaz mı ellerin?'
- Hayır.
-Yanıma otur.
-Neden?
-Bilmediklerini anlatacağım. Hepsini.
-Dinliyorum.
-Biraz uzun sürecek.
-Ne kadar uzun?
-Bir ömür ve sonrası. Hepsini dinlemeye vaktin olmayabilir bu yüzden.
-Başla.

Hiçbir şey konuşmadan tekrar yerlerine yattılar. Natalie her şeyi duymuştu.